Ülke terörist güçler tarafından sürekli olarak tehdit edilmektedir. Hem bu tehditler hem de saldırılar hükümet tarafından püskürtülse de, halkın geneli hiçbir şeyden haberdar değildir. Hintlilerin kendi aralarındaki çatışmalar da sürmekte, ama halk buna alışık olduğu için umursamamakta, daha ciddi saldırılar içinde polis ve askere güvenmektedir. Hint halkının gözünde tüm bu kişiler birer kahramandır çünkü ülkelerini, kendi hayatlarını tehlikeye atacak kadar çok sevmektedirler. Ajay da bu polis güçlerinde görev yapan memurlardan biridir. Polis gücünün terör saldırılarına karşı oluşturduğu İstihbarat Bürosu’nda görev yapmaktadır. Araştırmalarını sürdürürken fark ettiği şey onu dehşete düşürür. Ülkenin en önemli merkezlerine yapılması planlanan bir saldırıyı öğrenmiştir. Üstelik bunu planlayan kişi, görülebilecek en zeki ve çılgın liderlerden biridir. Polis gücü artık çok daha sert bir mücadelenin içine girmiştir.

Sorumluluk almayan tembel bir genç, kendi sorunları olan bir kadınla tanıştığı Goa'daki babasının arkadaşıyla birlikte çalışmaya gönderilir.

Black Friday, 1993 yılında Bombay’da meydana gelen patlamalar sonrasında yapılan soruşturmaları konu ediyor. 2 Mart 1993 yılında Bombay’da meydana gelen patlamaların ardından polis memuru Rakesh Maria, olayla ilgili araştırma yapmaya başlar. Rakesh, şehri kaosa sürükleyen suçluları yakalamaya kararlıdır.

Onsekiz yaşındaki bir kızın cinayetinin aydınlanması ve ardındaki çarpıcı gerçekleri konu alan bir film. Olayı soruşturmakla görevli CBI Sunil Paraskar olayın arkasındaki faili bulmak zorundadır.

Ünlü olan bir cerrahın bencilliğinden yaptığı hata sonucu hayatını kaybeden bir çocuk, ve bu hatanın sorumlusunu bulmak ve yargılanmasını sağlamak için verdiği hukuk mücadelesi.

1971 yılındaki Hindistan ile Pakistan arasındaki savaş sırasında ortaya çıkan gerçek olaylardan esinlenildi. Hikâyede, Hint Denizaltısı S21’in amirali ve ekibinin 18 gün boyunca denizaltında mahsur kalmaları anlatılıyor. PNS Ghazi isimli Pakistan ordusuna ait denizaltı, Visakhapatnam şehrinin kıyısında Hint denizaltısını vurmak için mücadele ederken, Hintli askerlerin kurtulması mücadelesi sırasında gösterdikleri vatanseverlik ve cesaret hayranlık uyandırıyor.

Bir grup kadın, karmaşık aşk hayatlarını müzakere ederken birbirleriyle dayanışma içinde bulunur.

Günümüz Rajasthan'ında geçen filmde, bir hukuk öğrencisi (Raj Singh Chaudhary), gitiği üniversitenin genel sekreteri olarak seçildikten sonra kendini ayrı bir Rajputana devleti kurmayı amaçlayan kızgın bir siyasi aktivistin (Kay Kay Menon) ayrılıkçı hareketinin içerisinde bulur...

Film dans ve kavga gibi iki uzak kavramın çatışmasını anlatıyor.Pinky adında paten dansı olan ve hayalleri izinden gitmeye çalışan bir kızın bir kaza sonucu kör olmasını ve başından geçenleri anlatıyor. aynı şekilde ona çarpan dövüşçü gencin hikayesini de.. Nandu, Pinky’nin hayatını mahvetmiştir. bununla yaşayamaz ve ona körken yaşamayı öğretmeyi amaçlar.bu sırada Pinky’e aşık olur ve olaylar böyle gelişir..Peki Pinky onu kör eden ama kalbiyle görmesini sağlayan bu adamın o adam olduğunu öğrendiğinde ne yapacaktır?

Film, 11 Temmuz 2006 yılında Mumbai'de 7 ayrı trende gerçekleşen patlamalara dayanarak, bu yıkıcı olayın vatansever bir adam , bir TV gazetecisi , emekliliğinin arefesinde bir polis memuru , kariyerinin başlangıcında çaylak bir polis , öfkeli bir Hindu fanatiği ve bir kahve satıcısının yaşamları üzerindeki etkisini ve birbirine bağlı hikayelerini konu alıyor.

15 yapımı harika bir hint filmi sizleri bekliyor. Dövüşçü Johnny Balraj uzun bir yolculuğun ardından Bombay şehrine gelir. Kısa zamanda burada tanıştığı jazz şarkıcısı Rosie ile sıcak bir yakınlaşma yaşar. Sıradan bir hayat yaşayan adam bundan sonra yeni doğacak bir aşk için neler yapabileceğini gösterip aşkını ispatlaması gerekir. Kısacası aksiyonun eksik olmadığı uzun soluklu bir dram filmi diyebiliriz.

Altı yeni evli, çeşitli, balayı çifti, bu mutlu şanslı, ilginç dramada kendileri, önemli diğerleri ve yaşamları hakkında daha fazla bilgi edinmek için evlilik mutlulukları ve anlaşmazlıklarıyla karşı karşıyadır.

İnsan hakları savunucusu ve aktivist Shahid Azmi gerçek hayat hikayesi... Shahid bir müslüman olarak dünyaya gelmiş, fakir bir çocuktur. Bir çok çocuk gibi o da çocukluğunu yaşayamadan hayata karışmak zorunda kalmıştır. Çok haksızlık yaşamıs, görmüştür. Bu durum onu avukat olmaya ve insan haklarını savunmaya itmiştir.

Dram türünde bir film olan Haider, 90’lı yılların ortasında geçiyor ve konusunu Shakespeare’in en ünlü oyunlarından birinden (Hamlet eserinin modern bir uyarlaması sergileniyor) alıyor.Genç bir Hintli olan Haider, babasının ortadan kaybolduğu haberini aldıktan sonra, doğup büyüdüğü şehir olan Kashmir’e döner. Şehre geldiği zaman, babasının güvenlik güçleri tarafından zorla alıkonulduğunu öğrenir. Ama aldığı tek haber bu değildir. Onu asıl sarsan, annesinin ve amcasının bir ilişki içerisinde olduğunu öğrenmektir. Anne ve oğul arasındaki ilişki çatışmaya dönüşecek, ve Haider’in babasının ölüm haberi geldikten sonra durum daha da sert bir hal alacaktır. Haider kısa süre içinde babasının ölümünde amcasının payı olduğunu öğrenir ve bundan sonra babasının intikamını almak için her şeyi göze alır.

Bombay’ın zengin ve nüfuzlu sakinlerinden biri olan Subhash Nagre ile tanışın! Karısı Pushpa, oğlu Vishnu ile gelini Amrita ve diğer oğlu Shankar ile Amerika’da yaşamaktadır. Subhash ve ailesi Shankar eve Pooja isimli genç bir kadınla dönünce çok sevinir. Subhash iki oğluna da hayran olsa da, Vishnu onun için bir hayal kırıklığıdır.Vishnu’nun başlarına bela açması sonucu bu büyük aile bir dizi talihsiz olay yaşayacaktır.